erhansatun9a
  TARİHİ
 

Hakaslar, Türk boyu olup Güney Doğu Sibirya da yaşamaktadırlar. Hakaslar 1800'lü yıllarda Rus İmparatorluğu'na katılmış, 1930 da özerk bölge statüsüne kavuşmuşlardır. Hakaslar eski şamanizm inancına sahiptirler.

Hakasların iki bin yılı aşan tarihleri onların bir Kırgız grubu olduğunu göstermektedir.

Tanrı Dağı Kırgızlarının dünyaca ünlü büyük destanları Manas da bu tarihi olaydan bahsetmektedir. Manas Destanı'nın anlattığına göre Tanrı Dağı Kırgızları Yenisey bölgesinden bugünkü vatanlarına Manas Han önderliğinde göç etmişlerdir. 9. yüzyıl Çin kaynakları Kırgızlardan "Heges" veya "KieKiaSe" adıyla bahsetmektedir. Sonraki yıllarda Tanrı Dağı Kırgız boylarının Müslümanlaşma ve yaşanılan bölgeler arasındaki mesafenin uzak olması nedeniyle Yenisey Kırgızlarının ayrı bir kimlik benimsemesini ve Hakas adını kabullenmeleri sonucunu doğurmuştur



 

Hakaslar'ın çok eskilere uzanan tarihlerinde M.Ö. II. yüzyıl'da Hun idaresine girdikleri bilinmektedir. Diğer Güney Sibirya Türkleri gibi Hakaslar'ın da yazı tarihi bu dönemde başlar. Hakaslar yazıyı Hun Devleti idaresinde öğrenmişlerdir.Bu budun Gök Türk devrinde ve sonraki zamanlarda, başlıca Abakan Bozkırı'nda yaşamakta idi. Hükümdarlarının Kağan unvanı taşıması onların bu esnada kuvvetli bir topluluk olduklarını göstermektedir. Bundan dolayı ne Göktürkler ne de Uygurlar Kırgızlar'ın siyasi varlıklarına son veremediler. Buna karşılık Kırgızlar'ın 840 yılında aşağı inerek Uygur Devletini yıkmak ve Orhun Bölgesi'ni fethetmek başarısını gösterdiklerini biliyoruz.


 

       Kırgızlar'ın, Gök Türkler'le mücadeleleri İlteriş Kağan'ın oğlu Kapgan Kağan döneminde oldu. Kapgan Kağan Türk tarihinin en büyük fatihlerindendi. Kapgan Kağan Çin üzerindeki seferini tamamladıktan sonra Yenisey boylarında oturan Kırgızlar'ın üzerine yürüdü. Mevsim kış yol uzun ve meşakkatli idi fakat bu sefere zaruret vardı. Tonyukuk Kitabeleri'nde anlatıldığına göre "(Kuvvetli Kırgız Kağanı) Çin ve On-ok Kağanları ile anlaşıp, Altun ormanı'nda (Altaylar'da) toplanalım, ordularımızı birleştirelim Göktürk Kağanı'na saldıralım, yoksa Kağan cesur ve ayducusı (danışmanı) bilge olduğundan o bizi mahv eder demişler." Kapagan ile Tonyukuk idaresindeki Göktürk Ordusu "kar sökerek ağaç dallarlına tutunarak, bazan atları yedeğe alarak" yolsuz vadiden Köpgen Dağları'nı aştı. Yenisey'in kaynağına yakın yerlerde Ani Nehri boylarında Kırgızlar'ı bastı. Hanı telef olan Kırgız ülkesi teslim alındı (687).


 

       Tarihi Türk ülkesi Ötüken'de Göktürk Devleti 745 yılında yıkıldığında yerine Uygur Hakanlığı kuruldu. Abakan'da yaşayan Kırgızlar bu devlet içinde her zaman tehlike kaynağı idi. Uygur Hakanlığı ile Kırgız Kağanlığı iki kez savaştılar. İlki 758 yılında Uygur Hakanı İl İtmiş Kağan döneminde, ikincisi ise Alp Kutluk Bilge Kağan (779-789) dönemindeki savaşlarda Kırgızlar yenildiler. Böylelikle Göktürk ve Uygur Devletleri'nin idaresine alındılar. Daha sonra Kırgızlar, 840 yılında şiddetli bir hücum başlatarak Uygur Devleti'ni yıktılar ve Ötüken'de kendi devletlerini kurdular. Ancak orada fazla kalamadılar. 920 yılında bütün Moğolistanı ele geçiren K'i-tanlar Kırgızlar'ı Ötüken Bölgesi'nden çıkarıp eski yurtlarına sürdüler, bazıları ise batıya göç ettiler. K'i-tanlar ve devamı olan Karahitaylar Yenisey havalisine kadar sokulmadılar. Daha sonra Cengiz Han 1207 yılında Kırgızlar'ı kendine bağladı. Böylece Kırgızlar Cengiz Han'a itaat eden ilk Türk boyu oldular. 1217 yılında Moğollar'a karşı başlayan direnmeden bir yıl sonra Cengiz Han'ın oğlu Coçi Yenisey Nehri'ni buz üzerinden geçerek Kırgız Kağanlığı'na tamamen son verdi. Tolui ulusunun topraklarına dahil edilen Yenisey boylarında Kırgızlar bundan sonra birer reis tarafından idare edilen iki kısım olarak yaşamaya devam ettiler.


 

       Kırgız kavminin Uygur Hakanlığı'na yıkarak işgal ettiği Ötüken'de tutunamayıp, buranın Moğol K'i-tanlar'a geçmesine ve tam idrak ve intibak edemedikleri "Orhun Kültürü"nün ortadan kalkmasına sebep olmak, dolayısıyle eski Türk hakanlar yurdunu, bir daha geri gelmemek üzere Moğollar'a geçirmek suretiyle Türk tarihinde menfi bir rol oynamışlardır.
İslam Türkistan'da yayılmaya başladığı IX-X. asırlarda Kırgızlar Yenisey boylarındaki yaşantılarını sürdürüyorlardı. İslamı kabul etmiş Türklerle ilişkileri ticaret vesilesiyle oluyordu. Maveraün-nehirden iki yılda bir Yenisey boylarına kervan gelir, dokuma mamüllerli başta olmak üzere bir çok ticaret malı getirir, değerli kürkler, misk ve özellikle ok yapmakta kullanılan bazı ağaçlar satın alarak dönerdi. Hududu'l-alem'e göre (yazılı 982) Kırgız Hakanı Kemcikeş denilen şehirde otururdu. Bundan başka Kırgızlar'ın şehirleri yoktu. Ölülerini yakan tek Türk kavmi onlardı.


 

      Kırgızlar'ın mühim ekseriyeti Yenisey boylarından ayrılarak şimdi Kırgızistan denilen Türkistan'daki yurtlarına XIII. asırda Kalmuk Moğolları tarafından getirilmişlerdir. Manas Destanı'nda ise bu büyük göçün Kırgızlar'ın büyük kahramanı Manas Hanı öncülüğünde yapıldığından bahsedilmektedir.İkinci ve daha az nüfuslu Kırgız grubu ise Yenisey boylarında kalarak yaşantısını Hangoray Devleti'yle (reisliğiyle) sürdürdüler.


 

      Moğol istilasından sonra XIV. yüzyılda kurulan Hangoray (veya Hooray) Reisliği ise Rus istilasına kadar varlığını sürdürmüştür. Bugün Hakasya tabir ettiğimiz bölgede kurulan bu devletin topraklarına "Kırgız Yeri" veya "Kırgız Toprağı" ifadeleri kullanılması elbette önemle belirtilmelidir. XVII. yüzyılda Hakasya'yı istilaya gelen Rus askerleri bile bölgeye Kırgız Toprağı diyorlardı. Yenisey Kırgızları'ndan kök alan Hongoray Devleti'nde o dönemki adlarıyla dört Türk halk grubu yaşamaktaydı. Bunlar Altısar, Isan, Altın ve Tubin halkları veya oymaklarıydı.


 

      Hongoray Devleti'nin halkını oluşturan bu gruplar da Türk dünyasının birliği hususunda çok önemli ip uçları vermektedir. Bu gün bilebildiğimize göre ve Tubin grubu Hakaslar'dan kilometrelerce uzakta İdil-Ural Bölgesi'nde yaşayan Başkurt Türkleri'ne de kök olmuş, Türk grubudur. Bugün Başkırdistan'da Tabın adıyla bir boy yaşamını sürdürmektedir.


 

      Her vesileyle belirtildiği gibi tarihte kavimler göçünde önemli rol oynamış Türk milletinin boy, aşiret, oymaklarının değişik dönemlerde aldıkları adlar ve bunların göçleri aydınlığa kavuşturulabilirse bugün ayrı adlarla tanımladığımız Türk halklarının hemen hepsinin kökeninde aynı boy, aşiret veya oymakların rol oynadığını görmüş olacağız. Bu bilgiler ise Türk dünyasında mikroetnos asabiyetlerinin son bulup "Türk üst etnosunda" "Türk kimliği"nde birleşmesine büyük katkı sağlayacaktır.


 

 
  Bugün 7 ziyaretçi (7 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol